27 Ağustos 2016 Cumartesi

   Amerikan sinemasının en kötü filmini soruyorlar Hitchcock'a. Verdiği cevap: Hepsi. Amerikan sinemasının o bayağı, sası, her türlü olumlu kavramı en sonunda kendine yonttuğu filmleri (Hollywood'tan kopuk bağımsız sinemasını tenzih ediyorum) yerine, burada Avrupa sinemasının nadide örneklerini veyahut işte kıyıda köşede kalmış etkileyici filmleri tanıtmaya çalışacağız..

 
Mandariinid/Mandalina Bahçesi (2013)

   Gürcistan yapımı olan Mandariinid filminin öyküsü, 1990'larda Gürcistan-Abhazya arasındaki savaşların, çatışmalardan etkilenen insanların hayatlarından bir kesit sunuyor bize.

  Mandalina bahçesi olan Estonyalı Margus ve ona mandalinaları için tahta kasalar yapan marangoz İvo yaşanan bu savaş ortamına rağmen topraklarını, evlerini terketmemişlerdir. Olağan hayatlarına devam ederlerken, evlerinin orada yaşanan çatışma bu olağanlığa bir darbe vuracaktır. 

  Abhazların yanında savaşan Çeçenler ile Gürcülerin arasında yaşanan çatışmada yaralanan iki kişinin, iki düşmanın İvo ve Margus'un çabalarıyla iyileşme süreçleri ve bu süreçte yaşananlar filmin odak noktasını oluşturuyor. 

  İki birbirini sevmeyen veyahut küs insanla aynı ortamda olduğunuzu düşünün, ne kadar zor ve sıkıcı durum. İvo ve Margus ise iki düşmanla aynı ortamdalar ve olağanüstü çaba sarfetmek zorundalar.



  Savaşın anlamsızlığı üzerine gayet başarılı ve dokunaklı bir film. O sonunda Amerikan bayrağının dalgalandığı veyahut Amerikan askerlerinin gelip de olaya el koyup güya barış ortamını sağladığı saçma sapan filmler yerine Mandariinid gibi filmleri izlemek hepimizin akıl sağlığı için gayet makul bir eylem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder